İHTİYATİ TEDBİR KARARI VERİLMESİNE İLİŞKİN İLKELER
T.C. YARGITAY 19.HUKUK DAİRESİ ESAS NO : 2019/2981 KARAR NO : 2019/4812 K.TARİHİ : 17.10.2019 BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARLARI ARASINDAKİ UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE DAİR I-BAŞVURU Başvurucu avukat … 26.03.2019 tarihli dilekçesinde, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin 2018/1935 esas ve 2019/268 karar sayılı ve 04.03.2019 tarihli kararı ile 2018/1569 esas ve 2018/960 karar sayılı ve 15.08.2018 tarihli kararı arasında çelişki bulunduğu gibi İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 2019/75 esas ve 2019/171 karar sayılı ve 07.02.2019 tarihli kararı ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin 2018/1935 esas ve 2019/268 karar sayılı ve 04.03.2019 tarihli kararı arasında da çelişki bulunduğunu belirterek 5235 sayılı Yasa’nın 35. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararları arasında ortaya çıkan uyuşmazlığın giderilmesini talep etmiştir.
AVUKATA NÜFUS MÜDÜRLÜĞÜNCE BİLGİ VERİLMEMESİ HAK ARAMA HÜRRİYETİNE ENGEL OLUŞTURUR
ÖZET: Davacının dilekçedeki davalı adres bilgilerine ilişkin eksiklerin tamamlanması için kendisine mahkemece kesin süre verilmesi ve bu süre sonunda söz konusu eksikliğin giderilmemesi halinde davanın açılmamış sayılacağı sonucuyla muhatap olması ihtimali karşısında, söz konusu adres bilgilerine erişimin hak arama hürriyeti ve adil yargılanma hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmakta olup, avukat olan davacının davalıların adres bilgilerini öğrenmek için yaptığı başvurunun reddine ilişkin Zile Kaymakamlığı İlçe Nüfus Müdürlüğü’nün 27.09.2013 tarih ve 3142 sayılı işleminde hukuka uygunluk bulunmadığı anlaşılmaktadır.
ŞİRKET ORTAKLIĞINDAN AYRILMA İSTEMİ – GÜVEN İLİŞKİSİNİN SARSILMASI
ÖZET: Şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava edilmiş, Davalı taraf haksız ve kötü niyetle şirketin feshi istemli dava açıldığını, şirketin feshine dayanak gösterilen iddiaların gerçeği yansıtmadığını, fesih isteyen ortakların ortaklıktan çıkma imkânı varken fesih talebinde bulunmalarının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu ileri sürerek davalı şirket ortaklarının ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, TTK’nın 636/3 maddesinde haklı sebeplerle ortağın şirketin feshini talep edebileceği, mahkemece bu istem yerine, davacı ortağın payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedilebileceği düzenlenmiş olduğu, Şirketin feshi kararı sadece ortakları değil şirket alacaklıları, çalışanları ve hatta piyasa ekonomisini etkilemektedir. TTK’nın 636/3 maddesi hâkime, şirketin feshi haricinde duruma uygun düşecek diğer bir çözüme hükmetme hususunda yetki vermekte, başlı başına ekonomik değer taşıyan şirketin, fesih ve tasfiyesinden ziyade, mevcut uyuşmazlıklar giderilerek ticari hayatına devamını sağlamaktadır. Mahkemece TTK’nın 636/3 maddesindeki şirketin devamına imkân sağlayan düzenleme değerlendirilmeden yazılı gerekçe ile şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
İFLAS İSTEMİ – ŞİRKET ORTAKLIĞINDAN AYRILMA İSTEMİ – GÜVEN İLİŞKİSİNİN SARSILMASI
ÖZET: Ortaklar ile arasında husumet bulunan davalı-birleşen davacı H.. S..’nun şirketten çıkma talep ederek ulaşabileceği sonucu şirketin fesih ve tasfiyesini isteyerek elde etmek istediği, Davacı şirketin davalı ortağı ortaklıktan çıkararak faaliyetine devam edebileceği, davalı ortak H.. S..’nun ortaklıktan çıkarılması konusunda ortaklar kurulu kararı da alındığı, Soruşturma dosyalarına göre taraflar arasında güven ilişkisi kalmadığının anlaşıldığı, Şirket kayıtları üzerinde yapılan incelemede davacı şirketin borca batık olduğunun tespit edildiği, Birleşen davanın yasal dayanağı oluşmadığı, davacı şirketin hali hazır durumda yetkili organlarının ve şirketi temsile yetkili müdürü bulunduğundan yönetim kayyumu talebinin de yerinde görülmediği gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulü ile davalının davacı şirket ortaklığından çıkarılmasına, asıl davada fazlaya ilişkin istemlerin reddine, asıl davada şirketin borca batıklık duruma nazara alınarak çıkarılma payı yönünden ileride davalı tarafından dava açılmak üzere özgür bırakılmakla şimdilik karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
ŞİRKET ORTAKLIĞINDAN AYRILMA İSTEMİ – GÜVEN İLİŞKİSİNİN SARSILMASI
ÖZET: Davacı 17.8.2012 tarihli olağan üstü genel kurulda müvekkillerinden …’nın yöneticilik görevine son verildiğini, tüm bu anlaşmazlıklar nedeniyle şirket ortakları arasında husumetin doğduğunu, müvekkillerince noter aracılığıyla şirket ortaklığından ayrılma talebinde bulunulmasına karşın diğer ortaklarca bu talebin reddedildiğini ileri sürerek müvekkillerinin davalı şirketin ortaklığından çıkmasına izin verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacıların davalı şirketin ortaklığından çıkmalarını gerektirir haklı nedenlerin gerçekleştiğini ispat edemedikleri gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir. Dava, limited şirket ortaklığından çıkmaya izin verilmesi ile ortaklık payının tahsili istemine ilişkindir. 6102 Sayılı TTK’nın 638 nci maddesi uyarınca her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Davalı şirketin şahıs şirketi niteliğinde oluşu, ortaklar arasındaki güven ve eşgüdümün şirketin amacı doğrultusunda faaliyet göstermesi bakımından önemi de gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
KİRA ALACAĞI NEDENİYLE YAPILAN İCRA TAKİBİNE İTİRAZIN İPTALİ – GÖREVLİ MAHKEME
T.C. YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİ E. 2013/4054 K. 2013/15230 T. 13.11.2013 • KİRA ALACAĞI NEDENİYLE YAPILAN İCRA TAKİBİNE İTİRAZIN İPTALİ ( Sulh Hukuk Mahkemesinin Görevli Olduğu – Mahkemelerin Görevi Kamu Düzenine İlişkin Kurallardan Olup Yargılamanın Her Aşamasında İstek Üzerine ya da Re’sen Gözetilmesi Gerektiği )