İş Kazasından Kaynaklanan Bedensel Zararlar

İş kazasından kaynaklanan bedensel zararlar hakkında bir değerlendirme yapabilmek için öncelikle iş kazası nedir bunun bir tanımını yapmak gerekir. İş kazası 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 13. Maddesinde tanımlanmıştır. Bu tanıma göre “Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle; sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle, bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olaydır.

Kanunun tanımlamasından anlıyoruz ki bir kazanın iş kazası sayılabilmesi için kazaya uğrayan kişinin 5510 sayılı Yasa’nın 4/1-a maddesi kapsamında sigortalı ve iş sözleşmesi ile bir işverene bağlı olarak çalışıyor olması gerekir. Bununla beraber iş kazasının;

– Sigortalı işçinin işyerinde bulunduğu sırada,

– İşveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla,

– İşçinin, işveren tarafından verilen işi işyerinde veya gönderildiği yerde yaptığı sırada,

– İşyerinde veya gönderilen yerde asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,

– İşveren tarafından sağlanan taşıtla işin yapıldığı yere götürülüp getirilme sırasında

meydana gelmiş olması gerekmektedir.

5510 sayılı Yasa’nın 4/1-c maddesine göre, kamu idarelerinde çalışanlar bazı koşullarda sigortalı sayıldıkları için onların da yukarıda açıklanan koşullarda geçirdikleri kazalar iş kazasıdır.

5510 sayılı Yasa’nın 4/1-b maddesine göre, köy ve mahalle muhtarları ile kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanların (tüccar, sanayici, serbest meslek sahibi, esnaf ve sanatkâr, şirket ortağı, tarımla uğraşan gibi kişilerin) geçirdikleri kazaların, Yasa’nın 13.maddesine göre bir “iş kazası” sayılabilmesi için kazanın;

– Yürütmekte oldukları iş sırasında,

– İş gereği motorlu araç kullandıkları sırada,

– İş gereği bir araç içinde yolculuk yaptıkları sırada meydana gelmiş olması gerekir.

İş kazası nedeniyle tazminat davası açmadan önce, mutlaka yaşanan olayın iş kazası olduğunun tespiti sağlanmalıdır. Öncelikle Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) başvuruda bulunulmalı, SGK’nın olayı iş kazası olarak kabul etmemesi durumunda ise iş kazasının tespiti davası açılmalıdır.

İş kazası nedeniyle tazminat davaları, iş kazası sonucunda işçinin bedensel veya ruhsal bütünlüğündeki eksilme ya da işçinin ölmüş olması nedeniyle yakınlarının maddi veya manevi bütünlüğünde meydana gelen eksilmelerin giderilmesi amacıyla açılan davalardır.

Sosyal Güvenlik Hukuku yönünden her iş kazası, İş Hukuku yönünden işverenin veya üçüncü kişilerin sorumluluğunu gerektirmeyebilir.

Meydana gelen kaza, Sosyal Güvenlik Kurumu’nca bir iş kazası olarak kabul edilmiş olmakla birlikte, işverenin veya üçüncü kişinin sorumluluğu yönünden “nedensellik bağı” işçinin veya üçüncü kişinin tam kusuruyla ya da işçi ile birlikte üçüncü kişinin ortak kusuruyla kesilmişse, işverenden ve diğer sorumlulardan tazminat istenemez.

İşverenin sorumlu tutulabilmesi ve ondan tazminat istenebilmesi için, işverenin sorumluluğu yönünden iş kazası ile işverenin sorumluluğu arasında uygun nedensellik bağı kurulabilmelidir. İş kazası;

– İşyerinde veya işyeri sayılan yerlerde,

– İşin yürütümü sırasında,

– İş saatlerinde veya iş saatlerinden sayılan zaman dilimi içinde meydana gelmiş olmalı;

– İşverenin iş sağlığı ve iş güvenliği hükümlerine göre yükümlülüklerini yeterince yerine getirmemiş olmasından veya çalıştırdıkları kişilerin eylemlerinden kaynaklanmalıdır.

Yani iş kazası nedeniyle işverene tazminat davası açılabilmesi için yaşanan olayın hukuken “iş kazası” niteliğine sahip olması, yaşanan kazada işverenin kusurunun bulunması ve yaşanan kaza sonucunda bir zararın meydana gelmiş olması gerekmektedir.

Sosyal Güvenlik Yasasına göre kazanın oluşunda işçi yüzde yüz kusurlu olsa bile meydana gelen olay iş kazası” olduğu için, kazanın oluşunda işverenin veya üçüncü kişinin sorumluluğu yönünden nedensellik bağı kesilmiş olsa dahi, olayın Kurumca iş kazası kabul edilmesi koşuluyla, bedensel zarara uğrayan işçiye sırf iş kazası geçirmiş olmaktan dolayı, iş kazası sigorta dalından “gelir” bağlanır ve her türlü yardımlar yapılır.

İş kazası sonucunda yaralanan işçi;

  • Tedavi giderleri,
  • Kazanç kaybı,
  • Çalışma gücünün azalması ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ve
  • Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar gibi hesaplamaya konu edilebilir kayıplarını karşılamaya yönelik olarak maddi tazminat talebinde bulunabilir.

Eğer iş kazası sonucunda ölüm meydana gelmişse ölenin yakınları Destekten Yoksun Kalma tazminatı talebinde bulunabileceklerdir. Burada önemli olan ölenin desteğinden yoksun kalmak olup, dava açacak kişilerin mirasçı veya akraba olması zorunluluğu yoktur.

Maddi tazminatlar, alanında uzman bilirkişilerce işçinin yaşı, aldığı maaş, sosyal durumu gibi parametreler kullanılarak maddi tazminat hesaplaması yapılır.

Maddi tazminatın yanı sıra İş kazası nedeniyle manevi tazminat da söz konusu olacaktır. Kaza nedeniyle, bedensel bütünlüğü zedelenen işçinin ve iş kazası sonucunda ağır bedensel zarar ya da ölüm meydana gelmişse işçi yakınlarının manevi zararlarının mümkün mertebe giderilmesi için manevi tazminat talep edilir.

İş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle işverene karşı açılacak maddi ve manevi tazminat davalarının zamanaşımı on yıldır. Eğer bedensel zararda gelişen ve değişen durumlar varsa, bu gelişmenin son bulduğu en son kontrol kaydından sonra iş göremezlik oranının kesinleştiği tarih on yıllık sürenin başlangıcı olacaktır. Bedensel zararın zaman içinde artması durumunda, iş göremezlik oranındaki her artış yeni bir dava nedeni ve yeni bir on yıllık zamanaşımı süresinin başlangıcı olacaktır.

İş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat davalarında görevli mahkeme, İş Mahkemesidir.

7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunumuzun 3/3. maddesindeki açık hüküm gereğince iş kazası nedeniyle açılacak olan tazminat davaları açısından arabuluculuk dava şartı değildir. Ancak taraflar, dava şartı olmasa dahi ihtiyari arabuluculuğa başvurabilir ve aralarındaki uyuşmazlığı ihtiyari arabuluculuk yoluyla hızlı ve etkin şekilde çözüme kavuşturabilirler.

Av. Seda YUVALI

 

 

Loading